top of page

ÇİNİ

 

İnsanoğlu yaradılışının üç unsuru olan ateş, toprak ve suyu kullanarak hayatının daimi amaçlarından olan güzelliği yakalamak için zamana meydan okuyan sırlarla kaplı çiniyi yaratıp ölümsüzleştirmiştir. Çiniler tüm dünyaya ışık saçarak kıvrımlarının sürekli hareketi ile evlerimizi, , camilerimizi, saray, köşk ve hamamlarımızı süslemeye devam etmektedir.

 

Farsça da ‘’Çin e ait’’ demek olan, daha sonraları literatür’e yerleşen ‘’çini’’ sözcüğü aslında Osmanlı Sarayının 15. Yüzyıl Çin porselenlerine olan hayranlığından kaynaklanmıştır.

Çini bir ateş oyunudur. Eserlerle dolu fırın her açılışında ustasına yeni heyecanlar yaşatır.

 

Çini sanatının Türkler tarafından uygulanan ilk örnekleri 8. ve 9. Yüzyıllardan Uygurlara kadar uzanır,  ama  çiniyi 13. yüzyılda  Anadolu ya  Selçuklular getirmiÅŸtir. 14.Yüzyılda Beylikler Döneminde  çini de duraklama gözlenmiÅŸtir. 15.Yüzyılda Ä°stanbul’un alınmasıyla çini sanatı muhteÅŸem örneklerini vermeye baÅŸlamıştır. 16. Yüzyılda (tüm sanat alanlarında olduÄŸu gibi) Mimar Sinan ın eserlerindeki parlak geliÅŸme çini sanatının canlanmasında ve inanılmaz derecede zenginleÅŸmesinde büyük rol oynar. Mimar Sinan yapacağı eserlerin süslenmesinde kullanacağı çinileri Topkapı Sarayı bünyesinde bulunan Ehl-i Hiref TeÅŸkilatına sipariÅŸ verir. (Sanatkarlardan oluÅŸan topluluk. Saray defterlerinde kayıtlı 1000 e yakın sanatçı arasında Çiniciler Bölüğü de bulunmaktadır.)

 

Topkapı Sarayı NakkaÅŸhanesinde BaÅŸnakkaÅŸ öncülüğünde hazırlanan dönemin ekollerini yansıtan desenler çiniye uyarlanmak üzere Ä°znik e gönderilir. Çini ustalarının uyguladığı muhteÅŸem eserler Ä°znik ten katırlarla Karamürsel e getirildikten sonra gemilerle Ä°stanbul a taşınarak, yüzyıllarca baki kalacakları yerlerine ulaşırlardı. 

 

17. Yüzyıl ortasından sonra çini sanatında süratli bir gerileme başlar. Osmanlı Devletinin kendi içindeki karışıklıklar ve ekonomik sıkıntılar yavaş yavaş Saray siparişiyle çalışan İznik teki atölyelere yansır.

18. Yüzyılda Ä°znik atölyelerinin tamamen kapanmasıyla yeni bir  çini merkezi Kütahya olur.

 

Ä°znik çinilerin üretimine 300 yıl kadar ara verilmiÅŸ olmasından dolayı teknolojilerine ait en küçük belge bulunamamıştır. Son derece temiz beyaz astarları, sert sırları,  sır altı tekniÄŸindeki bezemeleri ile baÅŸarılması çok güç bir seramik tekniÄŸi söz konusudur. Hamur, astar, sır karışımı olarak % 85 oranında kuars-kuarsit ihtiva etmesi açısından, seramik literatürün de teknolojik olarak baÅŸarılması çok güç bir çalışmalardır. Zira kuars, kil, frit karışımının 900 santigrat derece üzerindeki kombinasyonları çok geniÅŸ bir termik spektrum içinde dağılmaktadır.

 

Kullanılan renkler yarı deÄŸerli taÅŸların renklerinden etkilenmiÅŸtir. (Mercanın kırmızısı, lapis lazulinin koyu mavisi, zümrüdün yeÅŸili, …) Ä°nsanlar çiniye dokunduÄŸunda bu deÄŸerli taÅŸların rengini algılar, sıcaklık  ve mutluluk hisseder. Boyalar doÄŸadan elde edilen oksitlerden yapılmıştır (Demir oksit, kobalt oksit, bakır oksit, krom oksit). Sırların hafif matlığı gözleri yormayan, ışığı çok yansıtmayan bir özelliÄŸe sahiptir. 

 

Klasik Dönem çinileri desen tasarımı olarak taşıdığı sembolik deÄŸerlerin yanı sıra ülkemizin flora (bitki) ve faunasını (hayvan) yansıtarak insana yaÅŸama sevinci verir. Çinilerde kullanılan kuars, elektromanyetik dalgaları emme özelliÄŸine sahip olduÄŸundan kullanıldıkları mekanlarda insanlar üzerinde olumlu etki yapmakta, negatif enerjiyi yok etmektedir.

 

Çini yapımında her atölye kendine özel reçetesiyle orijinal Ä°znik Çinisini yapmaya çalışır. Hamur yapımında  Kuars, kil, frit (Sırça:  Camın fırınlanmış hali) gibi belli oranlardaki  malzemelere su karıştırılarak hazırlanan sulu hamur kalıplara dökülerek ÅŸekillendirilir. Åžekillendirilip doÄŸal ortamda kurutulurken düzgün olması için rotüş iÅŸlemi yapılır. Çini üzerinde fırça kullanmayı kolaylaÅŸtırmak, fonda Ä°znik Çinisinin göz akı rengini yakalamak ve 3 boyutlu derinlik saÄŸlamak en önemli noktadır.

 

Bisküvi pişirimi denilen ilk fırınlama 920-930 derece aralığında yapılır. İlk fırınlamanın amacı malzemedeki çatlaklık veya diğer hataları önceden tespit edebilmek içindir.

 

 800 derecede yapılan boya piÅŸiriminin amacı boyayı sabitlemek, kararlı ve saÄŸlam yapmak içindir. Ã‡ininin estetik ve teknik amaçlarla üzerine kaplanan sert ve genellikle parlak camsı ince tabakaya sır denir. Reçetesine göre belli ölçülerde hazırlanan frit (öğütülüp bir kez piÅŸirilen sırça) suyla karıştırılarak boza kıvamına getirilir. Daldırma yöntemi ile çininin üzeri tamamen kaplayacak ÅŸekilde  uygulanır. Sırlanan çiniler fırında 980 dereceye ulaÅŸana dek 10 saat piÅŸirilir. SoÄŸutma iÅŸlemi ise kademeli olarak 14 saat kadar devam eder.  

 

Çini sanatının çeÅŸitli teknikleri bulunmaktadır. Mozaik Çini TekniÄŸi, Sır Altı Boyama TekniÄŸi, Renkli Sır TekniÄŸi ve Perdah TekniÄŸidir. Her bir tekniÄŸi çok güzel bir görünüm sunmaktadır. Perdah tekniÄŸi, altın ve gümüş tozları kullanarak yapılmaktadır. Beyaz ve saydam astar levhalar üzerine oluÅŸturulan desenler, sonradan fırınlanmaktadır. Sır Altı Boyama, Osmanlı Devletin de kullanılmaya baÅŸlayan ve hala gündemini koruyan bir yöntemdir. Mozaik Çini TekniÄŸi, ilk geliÅŸmeye baÅŸladığı yıllarda kullanılmıştır. TuÄŸla süslemesi olarak da adlandırılmaktadır. Renkli sır tekniÄŸi, renkli sır üzerine yapılan desenler ile oluÅŸmaktadır. Krom oksit ile desenlerin üzeri, kontür tarzında tekrar çizilerek fırınlanır. 

 

Klasik dönem desenlerinde,  Türk  sanat dünyası bir  taraftan sadelik içinde güzeli ararken, diÄŸer taraftan yaratılmıştan Yaradan a ulaÅŸmak istemiÅŸtir.  Sanatçı, desenlerde doÄŸanın ölçülerine ve temel çizgilerine sadık kalarak teferruatı atmıştır. Sanatçının eserini kendi görüşüne göre oluÅŸtururken esaslara sadık kalması, Yaradan a olan baÄŸlılık, edep ve hayranlık duygularından kaynaklanır. Böylece sanatçı hem eserini kopya almamış, hem de kendi yorumunu katmıştır.

 

Osmanlının  en gözde sanatı çini, günümüze kalan en özel ve nadide miraslardan biri olarak  korumaktadır. 

 

bottom of page