top of page

Türk Resim Sanatı

 

IX. yüzyıldan itibaren Türk hükümdarların orta ve yakın doÄŸu bölgelerinde egemen duruma geçmeleri ile bu bölgelerde Türk resim sanatı  etkin olmuÅŸtur. Türk resim sanatındaki geliÅŸim, bölgesel olarak  halkın yaÅŸam biçimi,  hayat anlayışı ve inançları doÄŸrultusunda ÅŸekillenmiÅŸtir.

 

slam’dan önce Türkler de resim biliniyor ve yapılıyordu. Halı, kilim, kumaÅŸ ve derilerdeki iÅŸlemeler, günlük eÅŸya ve silahların yüzeylerindeki motifler,  Türklerin resim sanatına olan yakınlığını ve bu alandaki yeteneklerini göstermektedir. Uygur Türkleri zamanında yazılan kitaplarda, minyatür tekniÄŸine uygun resimlere de rastlanmaktadır.

 

Türklerin İslam’ı kabul etmesinden sonra, yeniliklere ve sanat gelişime açık olan İslamiyet, resim yapma isteklerini, süsleme ve güzel yazı yazma ile birleştirmiş ve zenginleştirmiştir.

 

Selçuklular devrinde süsleme sanatı mimari yapılar da belirginleÅŸmiÅŸ, taÅŸ üzerine kabartma olarak yapılan  insan, hayvan ve bitki motifleri süs unsuru olarak kullanılmıştır.

 

Batı resmi ile tanışma, Fatih Sultan Mehmet ile baÅŸlar. Bu devirde Ä°stanbul’a davet edilen Gentile Bellini adındaki Ä°talyan ressam, Fatih’in bir portresini yapmış, saraydaki bazı odaların duvarlarını  resimlemiÅŸtir.

 

Osmanlılar zamanında ise resim minyatür ile  geliÅŸir. XVII. yüzyıl sonlarında  Levni  minyatür sanatının en güzel örneklerini vermiÅŸtir. Bu yüzyılda  batı sanatının etkisi ilk kez  Levni’nin minyatürlerinde görülmüştür. Minyatüre derinlik ve  perspektif   katmış, resimsel olarak  kiÅŸilerin karakterlerini belirtmeye çalışmıştır.

 

Batı resim sanatına karşı ikinci ilgi  ise III. Ahmet döneminde  (1703–1730) yeniden canlanmıştır..

 

Rönesans Avrupa resim sanatının  yaÄŸlı boya tekniÄŸine dayalı en büyük sanat ustalarının yetiÅŸtiÄŸi dönemdir. Avrupa’dan, Ä°stanbul’a gelen ressamlar, çalışmalar yapmışlar ve resimlerini Dolmabahçe Sarayında sergilemiÅŸlerdir. Bu olaylar, batı resim zevkinin toplumda yayılmasını saÄŸlamış, o zaman ki Türk ressamlarının da yaÄŸlı boya resme karşı ilgisini arttırmıştır.

 

Türk resim sanatında batı eÄŸitimi ile ilk çalışmalar III. Selim (1793) ve II. Mahmud (1835) zamanında mühendis ve harp okullarına konulan resim dersleri ile baÅŸlamıştır. Bu okullardan yetiÅŸen yetenekli gençler Avrupa’ya resim sanatı eÄŸitimine gönderilmiÅŸlerdir. Bu devirde yetiÅŸen ressamlarımız, kendilerine özgü realist çalışmalarla dikkati çekmiÅŸlerdir. Bunlardan Åžeker Ahmet PaÅŸa (1841–1906), Türkiye’de ilk resim sergisini açmıştır. Osman Hamdi Bey ise bugünkü Güzel Sanatlar Akademi’si  ‘’Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’’ni kurmuÅŸtur.

 

XIX. yüzyıl ortalarından itibaren de Türk resim sanatı hızla gelişim sürecine girmiş, yabancı sanatçıların da yaşadığı İstanbul’da bu süreç çok net olarak gözlemlenmiştir.

 

Tanzimat ile baÅŸlayan modernleÅŸme süreci, Cumhuriyetin  ilanı ile birlikte, doÄŸu ve batı kültürleri arasındaki  yerinin yeniden konumlandırılması, yapılan yeni düzenlemeler, Türk resim sanatının deÄŸiÅŸim, geliÅŸim ve modernleÅŸme sürecini hızlandırmıştır.

 

Bu süreçte, toplumu tanımaya çalışan sanatçılar,   Anadolu insanından ve coÄŸrafyasından ilham alarak, bunları eserlerine aktarmaya baÅŸladılar. Böylece Cumhuriyet döneminde yapılan yenilikleri sanat aracılığı ile topluma yansıttılar.

 

Ä°nsanlık varolduÄŸu sürece, geliÅŸimi  tamamlanmayacak  olan sanat, sanatın ve sanatçının, birleÅŸtirici, üretici,  yansıtıcı bakışları  ve çaÄŸdaÅŸ yorumlarını kattıkları eserleri tüm zamanlara tanıklık edecektir.

bottom of page